Kendini Tanı, Anla, Keşfet
Neden ısrarla kendini tanı, anla, keşfet diyoruz?
6/6/20232 min read
Neden ısrarla kendini tanı, anla, keşfet diyoruz?
Çünkü bu sizin özgür bir yaşam yaşayabilmenizin anahtarıdır. Nelere sahip olduğunuzu ve nelerden sorumlu olduğunuzu bilmemeniz içinizde tutsak bir şekilde yaşamanıza neden olur. Başkalarının doğrularıyla yaşamak sizin kendinize duvar örmenizle sonuçlanır. Özgürlük içinizde başlar ve bu da kendinizi anlamaktan geçer.
Kendimizi anlamayı gözlemlemeyi geliştirmediğimizde ne olur?
Başkalarının gözüyle kendini izlemeye çalıştığın sürece dışarıdaki yorum ve düşünceleri belirleme isteği oluşur. Bu da mümkün olmadığı için kaygı yaşamında sürekli yükselerek artar.
Her yaşantı bize kendimizle ilgili bilgi verir. Fakat tüm yaşantılar olay anında tamamen sağlıklı bir şekilde zihinde işlemlenerek depolanamaz. Kişinin anlam veremediği, yanıt bulmakta zorlandığı, hatırladığında hala olumsuz etkilerini fark ettiği hatta kendisini suçlayarak keşke... ama… demesine de sebep olabilen yaşantılar kişinin yeniden yorumlaması anlamlandırması gereken yaşantılardır. Olayın olumsuzluğuyla kendini kötü hissediyor olma halini yeniden yorumlayarak ayırması gerekir.
Yanlış baş etme stratejileri hayatımızı nasıl etkiler?
Geçmişimizdeki olumsuz yaşantıları yeniden tekrarlamamıza sebep olur. Çünkü farklı problemlere ya da yeni yaşantılara aynı stratejilerle yaklaştığımızda sonucun farklı olmasını bekleyemeyiz. Örneğin dokunduğunda elin yanarsa tekrar dokunmazsın, peki ilişkilerde zarar gördüğün yere neden yeniden gidersin? Çünkü davranışlarımızın yanlış olduğunu bilsek de onlar bizim doğrularımız olarak yerleşmişdTr zihnimizde. Bu nedenle kişi kendi isteğiyle doğrularını değiştirdiğinde istediği davranışa ulaşacaktır.
Varoluşuna ait yalnızlığında güçlü olduğu kadar kendini de yalnızlaştırmayan benliğe ulaşmak amacımız. Yalnızlığınla temas; kendine ait kendinle ilgili düşüncelerindir. Yani kendi sevgine ulaşabilmen. Bunu sağlayamadığımız noktada sosyal yalnızlık başlıyor. Güven problemleri ve sağlıksız ilişkiler gözlemleyebiliyoruz?
Peki yalnızlıkla ilgili düşüncelerimizden kaçtığımızda ne olur?
Zihin varoluşsal yalnızlığını kabule ulaşmamış ise kendisi için önemli olmayan konularda bile kendiyle ilgili düşünceleriyle yüzleşmemek için bir olaya,duruma.kişiye takılma tekrarlama işlevini ortaya çıkarır. Andan koparak geçmişi ve geleceği daha çok düşünmeye başlar. Yalnızlığına ait kaygısıyla barıştığında takıntı ya da obsesyon denilen durum çözülmeye başlar. Zaten tüm ruhsal bozulmalar zihnin problem ile ne kadar birleşik olduğuyla , problemi zihninde ne kadar tekrarladığıyla ilişkilidir.